Skype Çalışır Haldeyken Arka Plana Gizleme (Görev Çubuğundan Gizleme)

Skype kullanıyorsanız eğer, pencereyi kapatma butonuna basmanıza rağmen program halen görev çubuğunda aynen şu ekran görüntüsündeki gibi duruyorsa eğer;


boş yere kalabalık etmesinde dolayı bu durum can sıkıcı olabilir. Çünkü biz MSN kullanmış bir nesiliz. Kapatma tuşu olan "X" tuşuna basınca o program şu kısma gizlenmeli;
ama kapanmamalı. Arka planda aktif olmalı. Sizde benimle aynı düşüncedeyseniz eğer veya Skype kullanmaya yeni başladıysanız ve bunun nasıl yapıldığı hakkında bir fikriniz yoksa yazıyı okumaya devam edin.

Skype'taki "Araçlar" kısmında bulunan "Seçenekler"e tıkladığınızda karşınıza şöyle bir pencere gelecektir. 

Bu pencerede "Gelişmiş" sekmesine tıklamanız gerekiyor.

"Gelişmiş" sekmesine tıkladıktan sonra karşınıza aşağıdaki gibi bir ekran gelecektir.


Ekran görüntüsünde de görüleceği üzere, "Gelişmiş Seçenekler" kısmındaki; "Giriş yaptıktan sonra, Skype'ı görev çubuğunda tut" ifadesinin başındaki tik işareti işaretli olmamalı. İşaretli ise, o tik işaretini kaldırmanız gerekiyor. Daha sonra da "Kaydet" butonundan yaptığınız işlemi kaydettikten sonra artık Skype'ınız görev çubuğunda değil, "Bildirim Alanı Simgeleri" kısmında görünecektir.

Yani şu şekilde;

Bu işlemi yaptıktan sonra Skype artık görev çubuğunu boş yere işgal etmeyecektir. Bildirimlerinizi yine normal şekilde almaya devam edeceksiniz ve oturumunuzu kendiniz kapatmadığınız sürece Skype'ınız açık halde kalmaya devam edecektir.

Virtualbox'a Kurulu Ubuntu'da Ekran Boyutunu Ayarlama Sorunu ve Çözümü

Uzun zamandır hazırlayacağım deyip de ancak şimdiye kısmet olan bir konuydu bu aslında. Bu "uzun zamandır" olayından kastım bayağı bayağı bayağı bir uzun zamandan bahsediyorum.

İlk defa Virtualbox kullanıyorsanız veya sanal makine ile ilk defa bir Linux tabanlı bir işletim sistemi kullanıyorsanız, %100 karşılaşacağınız sorunlarından birkaçı da bu başlığını attığım konudur. Yeni olanlar için internette bayağı bir arayıp da çözümünü bir türlü bulamadığı bir konudur. Aslında kullanıcı, Misafir Eklentileri CD Kalıbı diye bir ifadeyi önceden duyan biri olsa, bunu internette her site zaten açıklıyor ama biz konuyu Google'da arattığımız zaman; "ubuntu tam ekran yapma sorunu, ubuntu virtualbox tam ekran sorunu, ubuntu ile internette gezinirken fare tekerleği çalışmıyor vs." gibisinden yazıp arattığımız için insanlar farklı farklı çözümler getirip sitelerine eklemişler oysaki sadece "Misafir Eklentileri CD Kalıbı" yüklenerek birçok sorun çözüm buluyor.

Ben Ubuntu kullandığım için başlığa da "Ubuntu" yazdım. Diğer Linux tabanlı işletim sistemlerini Virtualbox'a kurduğunuz zaman yine benzer hataları almanız mümkündür ama hepsinin çözüm yolu aynıdır. Bu konuda anlatacağım şekilde bu sorunu halledebilirsiniz.

İşlem çok basittir.

İlk fotoğraftaki (en üstteki), işlemi yaptıktan sonra, eğer bilgisayarınıza şifre koymuşsanız, karşınıza şifre isteyen bir pencere gelecektir. O kısma VirtualBox'a yüklü olan işletim sisteminize ait şifrenizi yazmanız gerekiyor. Şifre koymamış iseniz zaten direkt olarak karşınıza terminal penceresi gelecektir. Açılacak olan pencereye hiç dokunmayın ve bilgisayar işini bitirene kadar o pencereyi sakın kapatmayın taaa kii "close this windows..." yazısını görene kadar. Bakınız şu şekilde :


"Close this window..." yazısını gördükten sonra pencereyi kapatabilirsiniz. Bu aşamadan sonra yapmanız gereken tek şey bilgisayarınızı yeniden başlatmak olacaktır.

Bundan sonrasında çoğu sorununuz çözüme kavuşacaktır. Görüntünün tam olarak ekranınıza yerleşmesi işlemi için ise yapmanız gereken son bir adım daha var. Bilgisayarınız yeniden açıldğı sırada Virtualbox'tan "Görünüm --> Misafir ekranını otomatik yeniden boyutlandır" yapmanız gerekiyor. Sanalmakine artık, işletim sisteminin masaüstü görüntüsünü otomatik olarak bilgisayarınızın ekran boyutuna göre ayarlayacaktır. Son olarak Virtualbox'tan "Görünüm --> Tam ekrana değiştir" yaptığınız zaman ise, görüntünün bilgisayarınıza tam olarak oturduğunu göreceksiniz.

Eğer buraya kadar anlattıklarımı yapamadıysanız veya ters giden bir şeyler varsa endişelenmeyin. Sizin için, konunun daha anlaşılır olması açısından bir de videolu anlatım yaptım. Zaten videolu anlatım olduğu için konuyu yüzeysel anlattım şuana kadar. Çünkü videoda her şey tüm detayları ile zaten var.

Video'da "tam ekran yapma sorunu" üzerinden konuyu anlatmaya çalıştım. Videonun sağ alt köşesindeki çark sembolünden videoyu 720P (HD) yüksek çözünürlülükte izleyebilirsiniz.

 Öneri : Videoyu tam ekran yaparsanız, video içindeki açıklamaları daha iyi görebilirsiniz.


İlk "Bilgisayar Virüsü"nün Yaratıcısı Kimdir?

İlk bilgisayar virüsü bir çocuk tarafından tasarlanmış. Konunun mucidi Richard Skrenta adındaki on beş yaşındaki bir yeniyetmeydi. 1982'de yoluna çıkan her Apple II' işletim sistemine bulaşan basit bir program yazmıştı. Skrenta'nın 'Elk Cloner' olarak bilinen virüsü ardıllarının aksine gerçek anlamda bir zarar vermiyordu. Tek amacı bilgisayarın her 50. açılışında ekrana bir şiir getirip kullanıcıları sinirlendirmekti:


   
  
'Tüm disklerinize bulaşacak
 Yongalarınıza sızacak
 Evet, o! Klonlayıcı!
 Size zamk gibi yapışacak
 RAM'ınızı da değiştirecek
 Gönderin o Klonlayıcıyı!'

 


Skrenta'nın mirasının o şiir olduğuna inanılması güçtü :) Ama 1986'daki ilk PC virüsünün yaratıcıları da çok da iyi değillerdi. Bunlar Brain Bilgisayar Hizmetleri adında bir dükkan işleten Basit ve Amjad Farooq Alvi adında iki Pakistan'lı kardeşti. Sattıkları yazılımın kaçak kopyalarının bulunduğu dizinlerin içine korsanlığı engellermek amacıyla bir telif hakkı uyarısı -©Brain- yerleştiren bir virüs yaratmışlardı. Brain oldukça zararsız olmasına rağmen, yeni bir türün -disk erişim isteklerine müdahale edip kullanıcılara yanlış bilgi vererek varlığını gizleyen 'gizli virüs' tipinin- ilk örneği olmasından ötürü daha zararlı bir neslin temellerini atmıştı. Kendini kopyalayabilen bu iblisi bir kere keşfettikten sonra hackerlar yeni nesil virüsü tasarlamaya giriştiler. 

Çeşitli yazılım firmalarının piyasaya hemen anti-virüs yazılımları sürmesine rağmen yazılımcılar da kendilerini yeni şartlara uyarlayarak saptanmaları ve ortadan kaldırmaları giderek zorlaşan yeni virüsler üretti.

İlk şifrelenmiş virüs olan ve Almanya'da doğan 'Cascade' her bulaştığı sistemde şifresini değiştiriyordu. Derhal kopyaları belirmeye başladı: Lehigh, Miami (South African Friday the 13th) ve Jaruselem.

Sonra 1989'da sahneye 'Dark Avenger' çıktı. Bir sisteme uzun süreç içinde sızan ve dolayısıyla da fark edilene kadar en çok zararı veren ilk 'yavaş sızıcı' idi bu. Ondan az zaman sonra da ilk 'zaman bombası' virüs İsrail'de ortaya çıktı; Tolkien'in Yüzüklerin Efendisi'nden esinlenen Frodo herhangi bir yılın 21 Eylül'ünden sonra açılan tüm sistemlerin  sabit disklerini bozdu.

Sonraki hackerlar her yeni programa bulaştıklarında değişen rastlantısal şifreleme süreçleri üreten poliformik virüsleri geliştirdi. Ardından da sabit disklerdeki mevcut bilgilerin üzerine yazmak için Microsoft Office'nin kendine özgü proglamlama lisanını kullanan Makro Virüsler yaratıldı.

E-postaların yaygınlaşmasıyla birlikte hackerlara gün doğdu. 1999'da kişinin Outlook'taki adres listesinde bulunan herkese Word belgeleri gönderen 'Melissa' yı yarattılar. Sonra 2000'li yıllarda bilgisayarları tüm kullanıcıların adını ve giriş şifresini virüsün yazarı olan ve ülkesinde bilgisayar virüslerini yaymaya karşı bir kanun olmadığı için sonradan serbest bırakılan Flipin'li bir gence e-posta olarak yollamaya yönlendiren'I Love You' geldi. Sonraki yıllarda kanun koyucular işi ciddiye almaya başladı; Avrupa Birliği hızla Sanal Suçlar Anlaşması'nı yaratırken, FBI da Sanal Suçlar bölümünü açtı. Buna rağmen Code Red, The Klez Worm, Nimda,Sobig,Slammer, Scalper, Fizzer ve Trojan.Xombe gibi yeni virüsler ortaya çıkmaya devam etti.

Not : Adam Fawer'ın Empati kitabından alıntılar içermektedir.

Windows'ta CMD Komutu İle Konsol'dan Program Kaldırmak

Windows'taki bazı programları kaldırmak istediğinizde "Program Ekle / Kaldır" kısmında görünmez veya kaldıramazsınız. Ekstra uninstaller programları da indirirsiniz bazen fakat onlar da işe yaramaz. Bu tip durumlarda programı konsol aracılığıyla kaldırabiliyoruz.

Özellikle bilgisayarınızı kontrol altına alan ve tarayıcılarınızda zırt-pırt siteler açan, sizi rahatsız edecek türde hazırlanmış ufak programcıklar, başka programlar veya virüsler aracılığıyla bilgisayarınıza kurulurlar ve bu programlar ne " Program Ekle / Kaldır "da görülebilir ne de "Program Files" klasörleri içerisinde görülmezler.

Ben yukarıdaki paragrafta bahsettiğim bir programla hiç karşılaşmadım bilgisayarımda ama çokça şahit oldum. Konsoldan program kaldırma olayını ise, MySql'i kaldırmak için uğraşırken keşfetmiştim. MySQL'in farklı bir versiyonunu kurmak istiyordum ama bilgisayarımda mevcut olan versiyonunu kaldırmama rağmen aslında kalkmıyormuş ve ben her defasında kaldırdığımı sanıyormuşum. Yeniden kurduğumda ise yine aynı MySql versiyonunun kurulduğunu farkedince bu olayın bir tek konsoldan halledilebileceğini düşündüm ve bu şekilde hallettim. Görsel anlatımlarda da o yüzden MySQL'in kaldırılmasını örnek verdim. Yani bir yandan kaldırırken diğer yandan da siteye bununla ilgili bir yazı yazarım diye ekran görüntüsü aldım diyebilirim.

Anlatımı adım adım yapacağım.

1) Arama kısmına CMD yazarak konsol ekranını açıyoruz.


2) Konsol ekranını açtıktan sonra ilk önce "wmic" yazıp ENTER'e tıklayın daha sonra ise, "product get name" yazıp ENTER'e tıklayıp 5-10 dakika bekleyin. Bilgisayarınızın çalışma hızı ve mevcut programların durumuna göre bu bekleme süresi daha da uzun olabilir veya daha da kısa olabilir. Siz her halükârda hiçbir şey yapmadan sadece program listesinin gelmesini bekleyin.


Bayağı bir bekledikten sonra karşınıza bilgisayarınızda yüklü olan tüm programların, isim isim listesi gelecektir.


3) Listelenen program isimleri arasından, bilgisayarımızdan kaldırmak istediğimiz programı kaldırmaya geldi sıra. Hangi programı kaldırmak istiyorsanız, listeden onun tam adını bulun ve aşağıdaki sarı renk ile belirttiğim komutun içine "program adı" yazan kısmın yerine, kaldırmak istediğiniz programın tam adını yazınız.

product where name="programın adı" call uninstall komutunu kullanarak kaldırmak istediğiniz programı kaldırabilirsiniz. Tekrar etmem gerekirse eğer.... Komut içindeki "program adı" yazan kısmı silin ve tırnaklar arasına, kaldırmak istediğiniz programın listedeki tam adını yazın.

Bakınız, ben MySQL Installer programını kaldırmak istediğim için, tırnaklar arasına "MySQL Installer" yazmışım.

Siz de kaldırmak istediğiniz programın adını, verdiğim komut içindeki "programın adı" yazılı kısma yazmalısınız.


4) Kaldırmak istediğiniz programın adını yazıp ENTER'a tıkladıktan sonra bilgisayar size "Programı kaldırmak istediğinizden emin misiniz?" gibisinden bir şey soracaktır.

Bakınız :


Ekran görüntüsünden de göreceğiniz üzere parantez içerisinde (Y/N/?) ifadesi yer alacaktır. Anlayacağınız üzere "Y" harfi YES, N harfi ise "NO" anlamına gelmektedir.

 " Bu işlemi gerçekleştirmek istiyor musunuz? " yani;
 " Programı kaldırmak istiyor musunuz? " gibisinden bir soru soruyor aslında bize orada.

"Y" yazıp ENTER'a tıklamanız gerekmektedir. Ondan sonrasında ise bilgisayarınız kaldırma işlemini kendiliğinden gerçekleştirecektir.

" Method execution successful. "

ifadesini görürseniz eğer, program artık kaldırılmış demektir.
" Metot başarıyla gerçekleştirildi. " diyor bize bilgisayarımız.

Bakınız, şuradaki ekran görüntüsünde olduğu gibi.



Kaldıracağınız başka program yok ise, konsol penceresini kapatabilirsiniz. Tüm işlememiz ve dolayısıyla benim anlatacaklarım bukadar. Konuyla ilgili aklınıza takılan sorularınızı ve yorumlarınızı aşağıdaki yorum formuna yazabilirsiniz.

Kablosuz Ağ Simgesi Sorunu ve Çözüm Yöntemi

Oh be! Aylardır çözümünü aradığım problemi sonunda kendi yöntemlerim ile çözdüm. Eğer sizde de kablosuz ağ sinyal simgesi kaybolduysa ve bu yazıyı okuyorsanız çok ama çok şanslısınız. Zira hiçbir internet sitesinde bunun çözümü yok!

Sorun tam olarak şudur :
İnternete kablosuz ağınız ile sorunsuz bağlanabiliyorsunuz fakat; buna rağmen sağ alt köşedeki internet simgesi kısmında kablosuz ağ simgesi değil de kablolu ağ simgesi ve üzerinde çarpı işareti simgesinin gözükmesi sorunu.

Bakınız şu ekran görüntüsündeki gibi :



Çözüm yolu oldukça basit arkadaşlar. Basit ama hiçkimsenin aklına gelmeyecek türden bir çözüm. İstediğiniz kadar sürücünüzü kaldırıp tekrar yükleyin. Hatta bir çoğunuzun bile aklına gelmeyecek türden yöntemler denedim. Forumlarda aramalar yaptım, konular açtım, yabancı forumları aradım fakat hiçbir yerde çözümü yoktu.

Yapmanız gerekenleri ayrıntılı bir şekilde ve adım adım anlatacağım...

İlk önce şunu bilmeniz gerekir ki... Kesinlikle ama kesinlikle "wifi driver"ınızı yani Türkçe ile wifi sürücünüzü bilgisayarınızdan kaldırmayınız.

1 ) Üstteki ekran görüntüsünde de görüldüğü üzer, bozuk olan ağ simgesine tıklayın ve sonrasında " Ağ Paylaşım Merkezi'ni aç " yazan kısma tıklayın.

2 ) Açılan pencereden, sol üst taraftan " Bağdaştırıcı ayarlarını değiştirin " kısmına tıklayın.

3 ) Kablosuz ağınıza sağ tıklayıp " Özellikler " yapın.

4 ) Yapılandır butonuna tıklayın.

5 ) En üstteki sekmelerden " Sürücü " yazan sekmeye tıklayın.

6 ) En alttaki " Kaldır " butonuna tıklayın.

7 ) Son olarak, bu adım çok çok önemli.


 " Bu aygıtın sürücü yazılımını sil " kutucuğunu boş bırakarak " Tamam " butonuna tıklayın.

8 ) Bilgisayarınızı yeniden başlatın ve kablosuz ağ simge sorununuz kendiliğinden çözülecektir. :)

Konu ile ilgili yazacaklarım bu kadar. Konu ile ilgili soru ve yorumlarınızı aşağıdaki yorum formuna bırakabilirsiniz.

Twitter Masaüstü Uygulaması [v2.1][Twitter Desktop Application]


Merhabalar arkadaşlar.. Bugün ilk defa kendim yaptığım bir programı tanıtacağım. Programın adına "Twitter Masaüstü Uygulaması" adını verdim. Üstteki ekran görüntüsü programa aittir. Bu program Twitter kullanıcılarının ihtiyaçlarını tek tıkla karşılamaları için tasarlanmıştır.  Verdiği hizmet olarak bulunduğu zamanın en bilinen ve en çok memnun kalınan servisleri sisteme eklenmiştir. Siz saatlerce Google'da uygulama arayacam deyip zaman kaybı yaşamayın diye ihtiyacınız olan tüm Twitter uygulamalarını tek bir programda topladım.


Programın Avantajları :
  • Tek bir tık ile Twitter'da gezinebileceksiniz.
  • Takipçi kazanabileceksiniz.
  • Sizi takip etmeyenleri bulup, onları kolayca takipten vazgeçebileceksiniz. Bunun için sisteme 3 farklı uygulama ekledim. İstediğiniz birini kullanabilirsiniz. Uygulamaların toplamını aldığımız zaman 100+100+50 olmak üzere günde maksimum, sizi takip etmeyen 250 kişiyi bulup, takipten vazgeçebilirsiniz.
  • Twitter mesaj kutunuz doluysa ve tüm mesajları silmek size zahmetli geliyor ise, tek tık ile tüm mesajlarınızı silebileceksiniz.
  • Programdaki uygulamalar kesinlikle reklam yollamamaktadır. Uygulamaları seçerken özellikle reklam yollamayan uygulamalar olmasına dikkat ettim.
  • Duvarınıza reklam yollayan uygulamaları görüp anında kaldırabileceksiniz.
  • Uygulamaları aynı anda kullanabilirsiniz. Bir taraftan takipçi kazanırken diğer taraftan takipten vazgeçenleri görebilirsiniz.


Şuanki Versiyon : v2.1
Programın şuanki en güncel versiyonu : v2.1
Eğer sizdeki versiyon da v2.0 ise güncel versiyonu kullanıyorsunuz demektir.
Programın en alt kısmından hangi versiyonu kullandığınızı görebilirsiniz.




Anti-Virüs Uyarıs Alanlar Mutlaka Okusunlar!
Arkadaşlar, program özellikle Windows8 işletim sistemlerinde veya bazı virüs programları, programı virüslü olarak gösterebilir ama program tamamen temiz bir programdır. Bilgisayarınıza hiçbir zararı olmayan ufak bir masaüstü programıdır. C# programlama dili ile yazılmıştır. Programı lisanssız ve ücretsiz olarak dağıttığımdan dolayı böyle bir uyarı almanız gayet normaldir.



Güncelleme Notları :
Programın ilk yayınlanma tarihi (v1.0) : 28.07.2014
Program güncelleme tarihi (v2.0) : 30.07.2014 - Güncelleme yenilikleri alt kısımda yazıyor.
Program güncelleme tarihi (v2.1) : 31.07.2014 - 'Uygulama Kaldır'a otomatik güncelleme eklendi.

V2.0 Güncellemesi İle Gelen Yenilikler ve Kapatılan Açıklar 
  •  Programın açılışına "Program yükleniyor..." arayüzü eklendi. Böylece program açıldığı sırada hiç donma yapmadan program rahat bir şekilde kullanabileceksiniz.
  • "Uygulama Kaldır" sekmesine "Sayfayı Yenile" butonu eklendi. Böylece Twitter'a bir defa giriş yaptıktan sonra Twitter sizden yeniden giriş yapmanızı ister ise, tekrardan giriş yapmak yerine sadece "Sayfayı Yenile" butonuna tıklamanız yeterli olacaktır.
  • İletişim sayfasının gereksiz yere yüklenip programın daha çabuk yüklenmesi için iletişim sayfası artık sadece isteğe bağlı olarak açılabilecek.
  • Programı yanlışlıkla kapatmaları engellemek için artık program kapatılacağı sırada "Çıkmak İstediğinizden Emin Misiniz?" sorusunu sormaktadır. Onay verdikten sonra programdan çıkılmaktadır.


Görüş - Öneri ve Şikayetler
Program ile görüş, öneri ve şikayetlerinizi aşağı kısma yorum olarak bildirebilirsiniz. Dilerseniz buraya tıklayarak, iletişim formu üzerinden program ile ilgili görüş, şikayet ve önerilerinizi bana bildirebilirsiniz.

Program ile ilgili tüm görüşleriniz dikkate alınacaktır ve ona göre eğer programda hata var ise iyileştirmeler yapılacaktır.

Herhangi Bir Websitesinde Kullanılan Yazı Tipini Öğrenmek

İnternet kodlaması yaparken binlerce yazı fontu arasından hoşunuza gideni bulmak çoğu zaman size zaman kaybı yaşatabilir. Peki ya bilinen büyük sitelerde gördüğünüz ve hoşunuza giden yazı fontlarını kendi blogunuzda veya sitenizde de görmek isterseniz o yazı fontunu nasıl öğrenebiliriz?

Bu hizmeti veren çeşitli oline siteler var mıdır bilmiyorum ama tarayıcı eklentileri sayesinde istediğiniz herhangi bir sitenin yazı tipini bulmak oldukça kolay. Bunun için 2 eklenti önereceğim sizlere bunlardan bir tanesi What Font eklentisi diğer ise Context Font eklentisidir. Eklenti kelimesi daha çok Mozilla Firefox kullanıcılarının bildiği bir ifadedir. Eklenti dediğim şey aslında Google Chrome'daki uzantı ile aynı şeydir.

  • What Font eklentisi Google Chrome ile çalışan bir uzantıdır.
  • Context Font ise Mozilla Firefox tarayıcısı ile çalışan bir yazı tipi bulma eklentisidir.

Bu eklentiler sadece yazı tipinin ne olduğunu bulmakla kalmayıp aynı zamanda yazının boyutu ve içerikteki yazıların satır aralıklarının ne kadar ve yazının hex color kodu hakkında da bilgi vermektedirler. 

Google Chrome kullanıcısıysanız buraya tıklayarak What Font uzantısını tarayıcınıza kurabilirsiniz.

Mozilla Firefox kullanıcısıysanız, buraya tıklayarak Context Font eklentisini Firefox tarayıcına kurabilirsiniz.

What Font Uzantısının Kullanımı



Oldukça basit bir kullanıma sahip olan What Font eklentisini kurduğunuz zaman eklenti simgesi tarayıcınızın sağ üst köşesine gelecektir. Simgeye tıkladıktan sonra istediğiniz bir yazı tipi üzerine tıklayarak o yazı tipine ait bilgilere ulaşabilirsiniz. Eklenti açık olduğu sürece hiçbir şeye tıklanamamaktadır. Bu sebeple işiniz bittiği zaman, uzantıya ait simgenin hemen alt kısmından Exit What Font yaparak uzantıdan çıkış yapmanız gerekmektedir. Aşağıdaki videoyu izleyerek ne demek istediğimi daha iyi anlayabilirsiniz.




Context Font Eklentisinin Kullanımı 


What Font'a göre daha basit ve daha pratik. What Font'a göre tek dezavantajı ise yazı kopyalama yasağı olan sitelerde veya işaretlenmesi zor olan yazılarda etkisiz kalabilir. Context Font, yazı tipinin hangi renk ile kodlandığını yani hex color kodunu What Font eklentisinde olduğu gibi göstermemektedir. Tabii bunlar da dikkate alınmayacak kadar çok ufak tefek dezavantajlardır. Bunun dışında Mozilla Firefox kullanıcıları için çok iyi bir yazı tipi öğrenme eklentisidir diyebilirim. Ben de bir Mozilla Firefox kullanıcı olarak bu eklentiyi daha çok kullanacağım sanırım. Context Font'un yetersiz kaldığı durumlarda da What Font'a başvruruz artık. Bu eklenti tipi için de sizlere basit bir video hazırladım. Buyrun izleyin.

Bilgisayarım Çok Fazla Ses Çıkarıyor, Bunun Sebebi Ne Olabilir?


Uzun yıllardır bilgisayar kullananlar, kullandıkları bilgisayarlarının zamanla gereğinden fazla ses çıkardıklarına şahit olmuşlardır. Laptop bilgisayarlarda bu durum daha az iken özellikle masaüstü biilgisayarlarda bu ses gürültü seviyesinde de olabilmektedir. Peki bir bilgisayarın normalden fazla ses çıkarmasının sebepleri neler olabilir?

Pek çoğumuzun bildiği üzere bilgisayarlarımızda fanlar vardır. Fan dediğimiz bilgisayarın içindeki ufak vantilatörler, bilgisayar kasası içindeki donanımların soğutulmasından veya sıcaklığın belli değerlerde tutulmasından sorumludurlar. Çoğu zaman sesin kaynağı bu fanlar olmaktadırlar.

Bir fan gereğinden fazla ses çıkarıyorsa eğer, bunun birkaç sebebi olabilir. Bu sebeplerin başında ise havaların çok sıcak olması  gösterilebilir. Özellikle yaz aylarında fanınız donanımları soğutmak için gereğinden fazla çalışmak zorunda kalabilir fakat; yaz sıcağı fanın bağırması için tek başına yeterli bir sebep değildir elbette. Buna ek olarak yıllardır kullandığınız ve ilk aldığınız günden beri içi hiç temizlenmeyen bilgisayarınızı tozların istila etmesi de bilgisayarın anormal derecede sesler çıkarmasına sebep olmaktadır. Yani, bilgisayarınızın içi tozlanmıştır ve özellikle işlemci, anakart ve ekran kartı üzerinde biriken tozlar fanın bu donanımları soğutma işine engel oluyorlardır. Ayrıca fan üzerinde biriken tozlar da yine aynı şekilde fanın donanımları etkin bir şekilde soğutmasını engelliyor olabilir. Bu toz meselesi gerçekten ciddiye alınacak bir şeydir. Zira kendi masaüstü bilgisayarımda birkaç yıl önce bunu şahsen deneyimledim. Fanı basbas bağıran bilgisayarımın iç donanımlarındaki tozu temizleyince fanın sesi adeta kesilmişti.

Fanın gereğinden fazla bağırmasının sebepleri sadece sıcaklık ve toz değil elbetteki. Bilgisayarınızda aynı anda çalıştırmaya çalıştığınız ağır programlar da buna sebep olabilir. Başka bir deyişle bilgisayarınızın gücünü aşan programlar veya bilgisayarınızda, bilgisayarınızı zorlayacak işlemler yaptığınız takdirde, işlemci ve ona paralel olan diğer donanımlar gereğinden çok çalışakları için bu durum bilgisayar kasasında ısınmaya sebep olacaktır. Bu ısınma karşısında fanın yetersiz kalması durumunda yine bilgisayarınız gereğinden fazla ses çıkaracaktır. Sadece ağır programlar değil bazen bilgisayarınıza sızan ve arka planda sizden habersiz bir şekilde çalışarak işlemciyi kasan virüsler bile bilgisayarın bağırmasına sebep olabilmektedirler.

Bu tip durumlarda bilgisayarınızın gereğinden çok bağırmasına sebep olan şey her ne ise onu tesbit edip, cihazınızı rahatlatmanın bir yolunu bulmalısınız. Özellikle laptop kullanıyorsanız ve sık sık ısınma sorunuyla karşılaşıyorsanız bir soğutucu almanızı öneririm. Bilgisayarınız bağırdığı sırada ona daha fazla yüklenmeniz durumunda ya donanımlar zarar görecektir yada bilgisayar kendini korumaya almak için kendi kendini kapatacaktır.

Facebook Sayfasını / Profilini Twitter Hesabına Bağlamak

Blog veya herhangi bir internet sitesi sahibiyseniz, içeriklerinizin daha çok okuyucuya ulaşması açısından sosyal medya üzerinden paylaşılması siteniz için önemlidir. Peki içeriklerimizi pratik bir şekilde sosyal medyada platformlarında nasıl paylaşabiliriz?

Günümüzde ise Facebook ve Twitter hiç şüphesiz ki en popüler olan 2 sosyal medya platformudur. İçeriklerinizi Facebook ve Twitter üzerinde ayrı ayrı paylaşmak zaman kaybı ve fazladan uğraş gerektiren bir iştir. Bu yazımızda tek bir sosyal medya platformunda yayınlanan içeriğin diğer bir sosyal medya platformunda nasıl otomatik olarak paylaşılacağını göreceğiz.

Ufacık bir işlem sonrasında, sitenize ait Twitter hesabına hiç giriş yapmadan, sadece Facebook sayfası üzerinden yapacağınız paylaşım ile içeriğinizi otomatik olarak Twitter'da da paylaşabileceksiniz. Yani bir taş ile 2 kuş vurmuş olacağız. Bize bu kolaylığı sağlayan Facebook ve Twitter şirketlerine bu konuda teşekkür etmek lazım. Zira diğer sosyal medya siteleri için aynı durum söz konusu olamadığından 3. parti uygulamalara mecbur bırakıyorlar kullanıcıları.

1) Sitenize ait Facebook sayfanızın olduğu Facebook hesabına giriş yapınız.

2) www.facebook.com/twitter adresine tıklayınız.

3) Karşınıza bir sürü Facebook sayfası gelecektir. Bu sayfaların hemen karşısında "Twitter'a Bağla" butonlarını olması gerekiyor. Bağlamak istediğiniz Facebook sayfasının karşısındaki "Twitter'a Bağla" butonuna tıklayarak, sitenize ait olan Twitter sayfasına giriş yapın.

4) Uygulamaya izin verin ve işlemem tamamdır! Artık sayfanıza ait olan Facebook sayfasında paylaşacağınız her içerik otomatik olarak bağlamış olduğunuz Twitter hesabında paylaşılacaktır.

Ayrıca hesabınızı bağladıktan sonra tekrar www.facebook.com/twitter sayfasına gelerek, "Ayarları Düzenle" kısmından nelerin paylaşılması gerektiğini seçebilirsiniz.

Bakınız :


Sadece websitenize ait sayfaları değil, aynı yöntem ile kişisel Facebook profilinize de Twitter hesabınıza bağlayabilirsiniz.

CocaCola ve Pepsi Şifrelerini Üreten Programlar Nasıl Yapılıyor? [Video]


CocaCola'nın ve Pepsi'nin kampanyalarında kullandığımız kapak şifreleri nasıl üretiliyor merak ettiniz mi bilmiyorum ama bu yazımda C# programlama dili ile o şifrelerden üreten bir program nasıl yapılıyor videolu olarak onu göstereceğim

C# programıyla ilgiliyseniz eğer, C# dili ile bir program yazabilmek için öncelikle Visual Studio adlı programı kullanmamız gerektiğini de biliyorsunuzdur. Bilmiyor iseniz de şuanda öğrenmişsinizdir. Herhangi bir dille de şifre üreten program yazılabilir ama ben bunu C# dili ile göstereceğim.

Buyrun siz videoyu izleyin ama video yüklenirken yada videoyu izledikten sonra muhakkak ki video altındaki açıklamalarımı da okuyun ve kesinlikle bu tarz programların ürettiği kodları kampanyalar dahilinde kullanmayınız!



Yukarıdaki videoyu izlediyseniz eğer, CocaCola ve Pepsi şifrelerinin nasıl üretildiğine de şahit olmuşsunuzdur. Amacım, C# ile ilgili olan arkadaşlara veya bu kod üretme işinin nasıl olduğunu merak eden arkadaşları aydınlatmaktı ve en basit haliyle bu işin mantığını göstermekti sadece. Kesinlikle bu tarz programların ürettiği kodları kampanya dahilinde kesinlikle kullanmayınız, zararlı çıkabilirsiniz. Çünkü bilgisayar bu şekilde kat trilyonlarca çeşit kod üretebilir.

Ufak bir matematik hesabı yapacak olursak, 8 karakterli bir şifrenin her bir karakteri için 35 farklı karakterden sadece birinin gelmesi durumu var ortada. Yani 35'in 1'li kombinasyonu hesabını yaparsak 8 karakterin her biri için 35 farklı karakter geleceğini düşünürsek; 35x35x35x35x35x35x35x35 = 2.2518754x10 üzeri 12 gibi bir sayı eder. Bu kadar büyük bir sayı kaç kat trilyon yada kent trilyon eder okuyabilir misiniz? Şahsen ben okuyamadım.

Bu kat trilyonlarca çeşit şifre arasından CocaCola'nın yada Pepsi'nin veritabanında saklı olan sayılarla, programla üretilen sayının eşleşme ihtimali çok çok çok düşük bir ihtimaldir. Ayrıca bir defa kullanılan kodun bir daha kullanılmadığını da göz önüne alırsak bu imkansıza yakın bir şeydir. Kaldı ki şirketler bu işi yaparken çok farklı algoritmalar ile kodlarını üretmiş olabilirler. Benim videoda göstermiş olduğum mantık, bu kod üretme işinin nasıl yapıldığına dair gösterilebilecek en basit mantıktır.

General Mobile Discovery Shake Brush Özelliği Nedir? Nasıl Kullanılır?

Bir Türk markası olan General Mobile, başlarda çift simkart özelliği ile bir ilki başaran şirket olarak duyulmuştu. General Mobile markası, yine dünyada bir ilki geliştirerek kullanıcılarına "Shake Brush" adını verdikleri bir yenilik sundular.

Shake Brush özelliği sayesinde sadece telefonunuzu sallayarak tüm arka plan uygulamalarınızı kapatabilirsininiz. Bildiğiniz üzere mevcut Android modellerinde son uygulamaları kapatmak için elimiz ile cihaz uygulamalarını sağa çekerek arka plan uygulamalarını kapatabiliyoruz. Bu uygulamalar çok fazla olduğu zaman her uygulama ile tek tek uğraşmak yerine Shake Brush özelliği ile telefonunuzu bir kez sallayarak arka plandaki uygulamaların hepsini kapatabilirsiniz.


General Mobile'ın Discovery modellerinde bulunan bu özelliğin nasıl kullanılacağına dair şirketin resmi YouTube kanalı aracılığıyla bir video hazırlanmış. Bu videoda ayrıca Shake Brush dışında cep telefonunuzun perfomansını nasıl arttırabileceğinize dair bilgiler de yer almaktadır. Bu sebeple eğer Discovery kullanıcısı iseniz bu videoyu izlemenizi tavsiye ederim.



Shake Brush özelliği arka plan uygulamalarını kapatarak gereksiz yere RAM'i kullanan uygulamarın proseslerini RAM'den siliyor. Böylece RAM'inizin gereğinden fazla şarj tüketmesinin önüne geçiyor. RAM'in kullanılmayan uygulamalardan arınıp boşalması ile hem cihazınız fazladan şarj tüketmemiş oluyor hem de telefonunuzun daha performanslı çalışmasını sağlıyor.

Sistem Programlama'da Thread (İplik) Kavramı ve İşlemleri [Video]

İplikler hafif proses olarak adlandırılırlar. Prosesler gibi çalışırlar ama proseslere göre belli başlı farkları vardır. Ona da farklı bir başlık altında değineceğim. Türkçesi iplik olan bu hafif prosesler, ingilizce ifadesi olan Thread olarak da geçer bazı kitaplarda veya web sitelerinde.

İplikler, tek bir prosesin daha çok işlem yapmasına olanak tanırlar. Bilgisayar belleğinde fazladan alan işgal etmezler. Belli bir alana sahip proseslerin içinde çalışırlar. Bir proses bir ipliğe sahip olabileceği gibi birden fazla ipliğe de sahip olabilir.




İplikler kolay oluşturulup kolay yok edilirler.  Bir program yazarken, programın mevcut prosesi içinde bir iplik yaratıp birden çok işlem yapmak istiyorsanız eğer, derleyicinize;

#include <pthread.h>

kütüphanesini eklemeniz gerekiyor.

Threadler yani iplikler ile işlemler yaparken bazı ifadeleri bilmeniz gerekiyor. İplikler ile işlem yaparken bu ifadeler olmazsa olmaz ifadelerdir. Programı yazmaya başladığınız zaman main kısmında öncelikli olarak yapacağınız işlemlerdir. Kısacası bu ifadeler iplik işlemlerinin demirbaş işlemleridir.

pthread_t()

İpliklere ait bilgileri tutar. Bir ipliğin sahip olması gereken tüm özellikler bu ifade ile tanımlanmış olan ifadede saklanır.

pthread_create() :

 Bu ifade ile yeni bir iplik oluşturulur. 4 farklı parametre alır.
1. parametresi : İpliğe ait bilgileri tutan değişkenin adresini tutar.
2. parametresi : İpliğin özelliklerini tutar. Yapacağımız örneklerde NULL olarak kalacak.
3. parametresi : İpliğe ait olan fonksiyonun adını tutar.
4. parametresi : İpliğimize ait olan fonksiyona değer döndereceksek eğer, 4. parametre kısmı kullanılır. Bu parametre için unutmamanız gereken en önemli özellik ise, bu parametre sadece void değerler alır. Eğer ki farklı türdeki değerler yollayacaksanız fonksiyona, ilk önce (void *)x işlemi yaparak değerinizi void türüne dönüştürmeniz gerekiyor. Videolarda bunu daha iyi anlayacaksınız zaten.

pthread_join() 

"İpliğin işlemini bitirmesini bekle" anlamına gelir. Eğer iplik kullanarak bir program yazacaksanız bu ifade olmazsa olmaz bir ifadedir. Bu ifade sayesinde iplik işini bitirmeden proses sonlanmaz. Bu ifade 2 parametre alır.

1. paremetresi : İpliğe ait bilgileri tutan değişkenin kendisini tutar.
2. parametresi : Geri dönüş değerlerini tutar. Eğer ipliğinizin geri dönüş değeri var ise, ikinci parametre bu veriyi tutar. Yarattığınız thread geriye değer döndermiyor ise eğer, bu parametreye NULL yazılır.

pthread_exit()

İçine void değerler alır. İpliğin geri dönüş değerini tutarlar. Geri dönüş değeri yok ise içine NULL yazılır.


İplikler nedir, nasıl çalışırlar, iplik oluşturup çeşitli işlemler nasıl yapılır? Bütün bunları daha iyi anlamanız açısından iplikler ile ilgili 4 tane örnek video çektim.

1. Örnek : Bu örnek basit bir thread örneğidir. İpliklere değer gönderme falan yok. Basit olarak threadlerin genel yapısını görmenizi sağlayacak bir örnektir. Örnekte her fonksiyonu bir iplik olarak düşüneceğiz.



2. Örnek :  Bu örneğin bir öncekinden farkı, bu sefer ipliğimize değer gönderiyoruz. Yine önceki örnekte olduğu gibi her fonksiyonu bir thread olarak düşünecez.



3. Örnek : Artık örneklerimizin gelişmişlik düzeyi giderek artıyor. Bu videoda Thread'lerin değer döndermesini göreceğiz. pthread_join() ifadesinin nasıl kullanıldığını göreceksiniz. Her fonksiyon bir thread olarak düşünülecek.



4. Örnek : Diğer 3 örneğe göre en gelişmiş olan örnektir. Bu örnekte bir yapı kullanacağız. Kullanacağımız bu yapı sayesinde bir Thread'e (ipliğe) birden çok veri gönderebileceğiz ve oluşturacağımız her iki Thread, tek bir fonksiyonu kullanacaktır. Üstelik de ipliğimiz değer dönderen bir iplik olacaktır.


Proses ile Thread Arasındaki Farklar ve İpliklerin (Thread) Avantajları

Daha önceki yazılarda bir prosesi ancak başka bir proses yaratabilir dedik ve bir prosesin fork() çağrısıyla başka bir prosesi yaratması sonucu bir program için birden çok proses paralel olarak çalışabilir dedik fakat; proses oluşturmak işletim sistemi için bazı sebeplerden dolayı çok maliyetli bir iştir. Bu sebeple bir programın birden çok işlem yapması gerekiyorsa eğer birden fazla proses üretmesi yerine Thread yani iplik kullanımının işletim sistemi açısından daha avantajlı olduğunu söylemiştik. Buraya kadar yazdığım ve belirttiğim herşeyin sebeplerini öğrenecez bu yazıda.

Bir program çalışırken ana prosesin yeni bir proses yaratması yerine bir iplik yaratması neden daha avantajlı. İplikler de prosesler gibi çalışırlar fakat hafif proseslerdir dedik. İplikler de prosesler gibi çalışıyorlarsa iplikler ile prosesler arasında farklar nelerdir? Bunlara değineceğiz.

İpliklerin Özellikleri ve Proses'ten Farkları

  • Thread'ler, proses içinde bulunurlar ve aynı adres uzayını paylaşırlar. Bir proses içerisinde birden fazla iş yürütebilirler.
  • İplikler prosesler gibi birbirlerinden bağımsız değildirler. Kendi aralarında kaynakları ve bazı verileri birbirleriyle paylaşırlar. 

Bakınız :

Yani kısacası; 
İşler birbirinden tamamen bağımsız ise : PROSES
İşler birbirine bağlı ve birlikte yürütülüyorsa : THREAD (İplik)  diyebiliriz.


İpliklerin Prosesler İle Olan Ortak Özellikleri:

  • Paralel çalışabilirleri etkileşebilirler ve haberleşebilirler.
  • Dış dünya ile haberleşebilirler.
  • Ardışıl işlemler yapılabilir.
  • İplikler de prosesler gibi bağlam(durum) değiştirebilirler. Hazır, Askıda, Çalışıyor durumlarda olabilirler.


İpliklerin Proseslere Göre Avantajları

  • Tek bir proses bile birden fazla işlem yapabilir. Böylece işlemcide daha az bağlam değiştirme olayı gerçekleşir. Sırada olan daha az proses olur ve bilgisayar işlemleri daha çabuk gerçekleştirebilir. Her işlemde proses kontrol bloğu yeniden güncellenmez. İşletim sistemi işlemleri gerçekleştirirken zaman kaybı yaşamaz.
  • Çok işlemcili sistemlerde faydalıdır. İpliklerin bazıları işlemciye yönelik işlemler yaparken bazıları giriş -çıkış işlemleri yapıyorsa yapılan iş için daha iyi performans elde edilir.
    • Proseslerin kaynakları vardır. İşletim sisteminde yer işgal ederler. Ne kadar çok proses olursa RAM'de o kadar çok yer işgal edilir. İpliklerin ise kaynakları yoktur. Mevcut prosesin sahip olduğu kaynağı kullanılar. Fazladan yer işgal etmezler. Yaratılmaları ve yok edilmeleri proseslere göre daha kolaydır.

    Daha önceki yazımda şunu demiştim;
    Bir programı birden çok prosesin çalıştırmasının avantajları ve dezavantajları vardır. Avantajı; bir programın çalışması için birden çok proses çalıştığı için o program kısa sürede işleme girebilir. Yani bir binayı birden çok işçinin inşa etmesi gibi fakat; bunun şöyle bir dezavantajı var. Ne kadar çok proses olursa, bilgisayarın RAM'inde o kadar yer işgal edilecektir ve CPU bir program için birden fazla proses işleyeceği için bu bilgisayarı daha çok yoracaktır. Kısacası bellek tahsisi, bağlam değiştirme veya anahtarlanma işlemleri sırasında yüklenmeleri işletim sistemi açısından daha maliyetli olur.

    İplik denen olay işte tam da burada devreye giriyor. Yani tam olarak demek istediğim şey şudur. İşletim sisteminde bir iş için 3 ayrı prosesin çalışması yerine, tek bir prosesin çalışıp içinde 3 iplik bulundurması ile aynı işlemler  gerçekleştirilebilir. Proses işlemlerini işletim sistemleri CPU'da işlerken, yukarıda da saydığımız bazı sebeplerden dolayı (bağlam değiştirme olayı vs. ) maliyetli olması sebebiyle, işletim sisteminde bir iş yaparken çok fazla proses kullanmak yerine daha az proses ve daha çok iplik kullanmak, daha çok tercih edilir.

    Özetle, aynı örnek üzeriden konuşacak olursam. Tek proses ve bu proses içinde 3 iplik barındırarak çalışan bir program, 3 farklı proses ile çalışan programa göre, işletim sistemi açısından çoğu zaman avantajlıdır. Bu sebeple bir işlem için çok fazla proses kullanmak yerine, tek proses kullanıp ve tek prosesin içinde iş bölümü yapacak olan birden çok iplik yaratıp kullanmak daha mantıklıdır.

      Outdated Browser Detected Hatası ve Çözüm Yöntemi

      "Outdated Browser Detected" kelime anlamı olarak, modası geçmiş tarayıcı anlamına gelmektedir. Explorer adı altında oluşturdukları sahte sayfa ile insanlar kandırarak, tarayıcılarını güncellemeleri istenmektedir. "Outdated Browser Detected" hatasına, tarayıcı güncellemesi adı altında size exe dosyası indirmeye çalışan bir virüs sebep olmaktadır.

      İşin ilginç yanı ise, bu virüs bilgisayarınıza değil, direkt olarak ağınıza bulaşmaktadır ve oradan da ağdaki tüm bilgisayarların tarayıcılarını ele geçirerek, Mozilla Firefox, Google Chrome, Internet Explorer başta olmak üzere bilgisayarınızdaki tüm tarayıcılara "Outdated Browser Detected" adı altında exe dosya indirmeye çalışmaktadır.

      Örnek ekran görüntüsü : 

      Bu Hatadan Neden Kurtulamıyorum?
      Virüs, modeme sızan bir virüs olduğu için istediğiniz kadar bilgisayarınızı temizleyin, virüs taramaları yaptırın veya programlar indirin, yinede bu hatadan kurtulamazsınız. Siz bu yöntemler ile virüsten kurtulamaya çalışsanız bile, modem aracılığıyla yeniden bilgisayarınıza dolayısıyla da tarayıcılarınıza sızacaktır.

      Çözüm Yöntemi
      Bu hatadan kurtulmanın en temel yöntemi ise modeminizi komple, fabrika ayarlarına yeniden dönecek şekilde resetlemek ve yeniden kurulum yapmaktır. Ayrıca modeminizi resetledikten sonra da virüsün modemin içine tekrardan sızmasını engellemek için, modem arayüz şifrenizi ve kullanıcı adınızı değiştirmenizi öneririm. Modeminizi temizledikten sonra ağa bağlanan tüm bilgisayarınızı da virüs taramasından geçirmenizi daha sonrasında ise ComboFix ve AdwCleaner programlarıyla temizlemenizi tavsiye ederim.

      Dedikerimi uygulamanız durumunda bu sorundan kurtulacağınızdan emin olabilirsiniz. 24 saat boyunca uykusuz kalmama sebep olan bu lanet virüsün başka çözüm yolu yoktur arkadaşlar. Şahsen deneyip uyguladığım yöntemlerdir burada yazdıklarım. Konuyla ilgili sormak istedikleriniz var ise, aşağıdaki yorum formuna yazabilirsiniz.

      İlk Giren İlk Çıkar (FİFO) Yöntemi ile İşletim Sistemlerinde İş Sıralaması

      FIFO'nun açılımı Firt İn First Out ifadesidir. Türkçe'de ise bu ifade "İlk Giren İlk Çıkar" anlamına gelmektedir. FIFO sıralaması, bilgisayarımızın merkezi işlem birimi olan CPU'da işlem görmek isteyen proseslerden, bekleme kuyruğuna ilk önce gelen prosesin öncelikli olarak işlem görmesi mantığına göre çalışır.

      FIFO sıralaması kesintisiz bir sıralamadır. Yani CPU'ya gelen bir prosesin işi bitmeden başka bir proses işlem göremez anlamına gelmektedir.


      FIFO sıralamasını bir bankanın kuyruğuna benzetebilirsiniz. Kuyruğa ilk önce gelen müşteri, işlem görür ve işi bitene kadar da kuyruktan ayrılmaz. İlk gelenin işi bitip gittikten sonrasında ise, bir sonraki bekleyene sıra gelir. FIFO sıralaması da aynen bu mantıkla çalışan bir sıralamadır.

      FIFO Sıralamasının Dezavantajı
      Her prosesin işlem göreceği süre farklıdır. Bu sebeple prosesler arası boş ve gereksiz beklemeler çok olur.

      Örneğin en öndeki A prosesinin işini bitirmesi için 10 saniye işlem görmesi gerektiğini düşünüelim. Oysaki arkadaki B prosesi 1 saniye işlem görse işini bitirecektir ama; FIFO mantığına göre ilk önce A prosesi işlem görmesi gerektiği için, B prosesi boş yere 10 saniye bekleyecektir. Bu işletim sisteminin hızlı çalışma prensibi açısından olumsuz bir durum oluşturur. Bu sebeple işletim sistemlerinde FIFO yöntemi tek başına tercih edilmez ve diğer yöntemler ile beraber kullanılır. Örneğin, farklı bir öncelik gerekçesi gerektiren bir yötemde, aynı önceliğe sahip proseslerin kendi aralarında sıralanması için kullanılabilir.

      Round Robin Yöntemi İle İşletim Sistemlerinde İş Sıralaması

      Her prosese, merkezi işlem biriminde (cpu'da) işlem görmesi için belli bir süre verilir. Bu süreye quantum süresi denir. Quantum süresi içerisinde proses, merkezi işlem birimini (cpu) kullanır. Bu süre içerisinde işi bitmez ise tekrar sıraya geçer, işi biterse ise o proses sonlanır.

      Her bir proses belli bir süre işlem görüp eğer işi bitmemiş ise, tekrar sıraya girer demiştik. İşte bu sebepten dolayı Round-Robin sıralaması kesintili bir sıralamadır. Çünkü bir proses işi bitene kadar işlemciyi (cpu) kullanmıyor. Belli bir süre kullanıp işlemi kesintiye uğruyor, daha sonrasında tekrar işlemciye geliyor ve işi bitene kadar bu döngü devam ediyor.


      Round-Robin sıralamasının anlaşılması açısından basit bir örnek yapalım :

      P1, P2, P3 adında 3 proses olsun. Bu proseslerden;

      P1 prosesinin işini bitirebilmesi için CPU'yu 3 milisaniye kullanması gerektiğini varsayalım.
      P2 prosesinin işini bitirebilmesi için CPU'yu 4 milisaniye kullanması gerektiğini varsayalım.
      P3 prosesinin işini bitirebilmesi için CPU'yu 2 milisaniye kullanması gerektiğini varsayalım.

      Quantum zaman dilimi : 1 milisaniye olsun. Bu değeri ben kendim belirledim.Yani her bir proses işlemcide 1 milisaniye işlem görecek demektir.

      Bu konuyu daha iyi anlatabilmem adına, verceğim örnek için işlem görme öncelikleri önemsiz olsun. Önce P1, sonra P2'nin, sonra P3'ün sırada beklediğini düşünelim.

      Evet, işlemlerimize başlıyoruz.

      1. Adım :
      P1 CPU'ya geldi. Quantum 1 olduğu için, 1 milisaniye işlem gördü. Geriye 2 milisaniyesi kaldığı için tekrar sıraya geçer. Daha sonra sırada bekleyen P2 CPU'ya gelir. Quantum 1 olduğu için, 1 milisaniye işlem görür ve 3 milisaniyesi kaldığı için tekrar sıraya geçer. Sonrasında ise P3 CPU'ya gelir. Quantum 1 olduğu için, 1 milisaniye işlem görür ve 1 milisaniyesi daha kaldığı için tekrar sıraya geçer.

      İşlerini bitirebilmeleri için kalan işlem görme süreleri :
      P1 için 2 milisaniye.
      P2 için 3 milisaniye.
      P3 için 1 milisaniye.


      2. Adım :
      Sıra tekrar P1 CPU'ya geldi. 1 milisaniye işlem gördü. Geriye 1 milisaniyesi daha kaldığı için tekrar sıraya geçer. Daha sonra sırada bekleyen P2 CPU'ya gelir. 1 milisaniye işlem görür ve 2 milisaniyesi kaldığı için tekrar sıraya geçer. Sonrasında ise P3 CPU'ya gelir. 1 milisaniye işlem görür ve 0 milisaniyesi kalır. Bu da demek oluyor ki P3 prosesi işini bitirmiştir. Çünkü görmesi gereken 2 milisaniyelik işlemi görmüştür artık.

      İşlerini bitirebilmeleri için kalan işlem görme süreleri :
      P1 için 1 milisaniye.
      P2 için 2 milisaniye.
      P3 için 0 milisaniye. İşini bitirmiştir. Sonlanır.


      3. Adım
      P1 CPU'ya geldi. Quantum 1 olduğu için, 1 milisaniye işlem gördü. Geriye 0 milisaniyesi kaldığı için işi bitmiştir artık ve sonlanır. Daha sonra sırada bekleyen P2 CPU'ya gelir. Quantum 1 olduğu için, 1 milisaniye işlem görür ve 2 milisaniyesi kaldığı için tekrar sıraya geçer. P3 bir önceki adımda sonlanmıştı diye işlem görmez. Bu adımda P1 prosesi de sonlandığı için, bir sonraki adımda P2 prosesi işlem görüp, sonlanacaktır.

      İşlerini bitirebilmeleri için kalan işlem görme süreleri :
      P1 için 0 milisaniye. İşini bitirmiştir. Sonlanır.
      P2 için 1 milisaniye.
      P3 bir önceki adımda sonlanmıştı.

      4. Adım
      P1 CPU'ya geldi. Quantum 1 olduğu için, 1 milisaniye işlem gördü. Geriye 0 milisaniyesi kaldığı için işi bitmiştir artık ve sonlanır.

      Tüm prosesler böylece işlerini bitirmiş olurlar.

      Quantum 1 milisaniye olduğu için her adımda, her bir prosesin işlem görme süresini 1 azalttık çünkü; mantık olarak herbiri 1er saniye işlem görüp tekrar sıraya geçiyorlar. Taa ki işleri bitene kadar. Quantım 2 olsaydı eğer, herbiri 2 şer milisaniye işlem göreceğinden, işlem görme sürelerini de 2şer 2şer azaltacaktık.


      Round Robin Sıralamasının Dezavantajı
      Kesintili bir sıralama olmasından dolayı kısa süre içerisinde merkezi işlem birimi sürekli olarak farklı bir prosesi işliyor. Bu da her defasında bağlam değiştirme yapması anlamına geliyor. Daha önceki yazılarımda da belirttiği gibi, işlemcinin çok fazla bağlam değiştirme yapması olayı işletim sistemi için zaman açısından maliyetlidir.


      Son olarak ufak bir.... NOT : Ben konuda örnek daha kolay anlaşılsın diye Quantum sayısına 1 milisaniye dedim. Oysaki gerçek şartlarda bir bilgisayar, 1 milisaniyede milyonlarca proses işlemi gerçekleştirebilir. Yani işletim sistemlerinde belirlenen o quantum sayısı 1 milisaniyeden çok çok daha küçük bir değerdir aslında.

      Konuyla ilgili aklınıza takılan yerleri, görüşlerinizi veya düşüncelerinizi aşağıdaki yorum formu aracılığıyla bana iletebilirsiniz. Aklınıza takılan yerler var ise, size elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım.

      Şifrelerinizin Güvenlik Seviyesini Test Edin!

      İnternetin gelişip yayılmasıyla beraber sosyal medya platformları başta olmak üzere çok çeşitli alanlarda hizmet veren siteler de çoğaldı. Özellikle de kişisel bilgilerimizin yer aldığı ve bir anlamda internet üzerindeki "kişisel kimliğimiz" haline gelen, kişisel sosyal medya hesaplarımızın güvenliği bizler için çok önemlidir. Peki sosyal medya hesaplarınızın parolası ne kadar güçlü? Bunu hiç düşündünüz mü?

      Diğer web platformlarından daha da önemli olan sosyal medya üzerindeki hesaplarımız için en zor tahmin edilecek şifreler belirlemeye çalışıyoruz fakat bazen, kırılması zor gibi görünen şifreler çeşitli deneme - yanılma şifre denemesi yapan programlar ile kırılabiliyor.


      Microsoft sitesi, sanal alemde üye olduğumuz platformlar üzerinde belirlediğimiz şifrelerin ne kadar güçlü olduğunu test etmemizi sağlayacak türden ufak bir "parola denetleyici" uygulaması yapmış.

      Buraya tıklayarak parolanızı test edebilirsiniz.

      Bu uygulama sayesinde hem nasıl güçlü şifre oluşturabileceğinizi öğrenebilirsiniz, hem de mevcut şifrenizin ne kadar güçlü olduğunu test ederek, belirlemiş olduğunuz şifrenin güvenlik seviyesini görebilirsiniz.

      Merkezi İşlem Birimi, CPU, İşlemci, Çekirdek İfadeleri Ne Demek?

      Türkçesi CPU, açılım Central Process Unit olarak bilinmektedir. Türkçe kullanımlarında "Merkezi İşlem Birimi" ifadesi kullanılsa da normal konuşma dilinde daha çok "işlemci" olarak adlandırılır. Bazen de "çekirdek" olarak adlandırılır. Mesela, çift çekirdekli bilgisayar derken aslında çift işlemciden bahsedilmektedir.

      İşlemci denen şey aslında bilgisayarın beynidir. Günümüzde işletim sistemlerinin bilgisayar haricinde tablet, telefon ve hatta bazı beyaz eşyalarda bile kullanıldığını düşünürsek eğer işlemcinin, herhangi bir elektronik cihazın beyni olduğunu söyleyebiliriz. Tabii ki daha çok telefon, tablet ve bilgisayarlar terimi olarak kullanıldığı için, bu elektronik cihazlar üzerinen CPU'yu tanıtmam, işlemcinin nasıl bir şey olduğuna dair aklınızda daha somut bir şeyler oluşturacaktır.

      İşlemci için en basit tanım ile bilgisayarın, akıllı telefonlarımızın veya tabletlerimizin beynidir diyebiliriz. Bu saydığım elektronik cihazlardaki tüm işlemler Merkezi İşlem Birimi (CPU) tarafından yapılır. İşlemcinin çok köklü bir geçmişi vardır. Bu yazıda uzun uzun geçmişinden bahsetmeyeceğim. CPU'nun ayrıntılı geçmişi ve tanımlamaları için buraya tıklayarabilirsiniz.



      Bu yazıyı yazmamdaki asıl amaç, bilgisayar terimleri ile yeni tanışan arkadaşların aklındaki kafa karışıklığını gidermek. Yukarıda da saydığım gibi işlemcinin birçok adı vardır. Yani aslında CPU, işlemci, merkezi işlem birimi, çekirdek gibi kavramların hepsi aynı şeyi ifade etmektedir.


      İşlemcinin ne olduğunu daha iyi anlayabilmek açısından Ghz kavramını bilmeniz gerekiyor. Akıllı telefonların veya bilgisayarların özelliklerine bakarken mutlaka 2.5 Ghz işlemci veya 3.2 Ghz işlemci gibi tanımlamalarla karşılaşmışsınızdır.


      İşlemcideki (CPU) GHz İfadesi Nedir ve Ne Anlama Geliyor?

      Akıllı telefonların veya bilgisayarların özelliklerine bakarken mutlaka 2.5 Ghz işlemci veya 3.2 Ghz işlemci gibi tanımlamalarla karşılaşmışsınızdır. Masaüstünüzdeki "Bilgisayar" klasörüne sağ tıklayıp --> Özellikler yaparak kendi bilgisayarınızın kaç Ghz olduğunu öğrenebilirsiniz yada "Denetim Masası ->> Sistem Güvenlik ->> Sistem" adımlarını izleyerek de aynı yere ulaşabilirsiniz.



      Ghz ifadesinin açılımı "Giga Hertz"dir. Hertz demek saniyede yapılan işlem sayısı anlamına gelmektedir. Çünkü bilgisayarlarda hız, saniyede yapılan işlem sayısı ile ölçülür.

      Bunu daha iyi ifade edebilmek için bilgisayarın işlediği yada yaptığı her bir işe 1 hertz diyebiliriz. Yani 1 saniyede yapılan 1 işleme 1 Hertz'lik bir işlem olduğunu düşünün. Bilgisayarımızın işlemcisinin ise 3GHz olduğunu düşünün. Dikkat ettiyseniz eğer, 1 saniyede yapılan 1 işleme 1 Hertz dedim fakat bilgisayarın veriyi işleme gücü 3 GHz dedim. 3 Ghz ifadesini Hertz türünden yazacak olursak eğer, 3 Ghz ifadesi 3 milyar Hertz'e eşittir. Yani bilgisayarımız bir saniyede 3 milyar tane işlem yapabilir veya 3 milyar tane veriyi aynı anda işleyebilir diyebiliriz.

      Daha önce proses kavramını buradaki konuda anlatmıştım. Oradan hareketle her bir programı çalıştıran birden çok proses olduğunu düşünürsek ve sistem programları haricinde bizim de bir yandan Mozilla Firefox'ta gezerken, bir yandan müzik dinlerken diğer yandan Word Belgesi'nde işlem yapabiliyorsak eğer, bunu yapabilmemizin sebebi işlemcimizin marifetidir. Bu sebepten dolayıdır ki GHz ifadesi ne kadar yüksek olursa, bilgisayarımızın 1 saniyede yapacağı işlem de o kadar fazla olacaktır. Bu da donmaları ve programların geç açılmasının önüne geçecektir.

      İşte bu yüzdendir ki günümüzde 2 çekirdekli, 4 çekirdekli hatta 8 çekirdekli bilgisayarlar üretilmektedir. Amaç daha yüksek performanstır. Ayrıca teknolojinin gelişmesi ile beraber birden çok işlemciyi bilgisayarın ana kartına eklemek yerine, sanal çekirdek özelliği sayesinde tek bir işlemci eklenerek, çekirdek sayısı 2 kart arttırılabiliyor. Mesela bilgisayarınızda bir adet intel i5 işlemci olduğunu varsayalım. Bu işlemci 4 çekirdek gücünde çalışabiliyor. Yani 2 tane i3 eklemek yerine bilgisayarınıza, bir tane i5 eklenerek benzer performans sağlanabiliyor. Bu da donanımdan tasarruf sağlasa da daha performanslı bir işlemci kullandığınız için alacağınız bilgisayarın daha pahalı olması normaldir. Mesela i7 laptoplar, i5 laptoplara göre her zaman daha pahalıdır.

      İşlemciler RAM'ler ile beraber çalışırlar.
      Buraya tıklayarak RAM konusu hakkında bilgi edinebilirsiniz.

      Bilgisayarlar Arası Ağ İletişim Protokolü Nedir? Gerekleri Nelerdir?

      Gerek günlük hayatta olsun gerekse de internet ortamında olsun, iletişimin olduğu her yerde belli bir protokol vardır. Yani belli kurallar veya belli standartlar vardır. Kısaca protokoller, iletişimi yöneten veya yönlendiren bir takım kurallardır, diyebiliriz.

      Örneğin, uzun süredir konuşmadığınız bir arkadaşınızla yol üzerinde karşılaştınız. İletişim kurmaya başlayacağınız andan itibaren, bitime kadar her şey belli bir şablon (protokol veya standartlaşmış şeyler) içerisinde gerçekleşir. Şöyle ki;

      1 - Önce selamlaşırsınız.
      2 - Hal hatır sorarsınız.
      3 - İletişim devam eder, havadan sudan konuşursunuz.
      4 - Kendine iyi bak, daha sonra görüşürüz gibisinden konuşmalar geçer ve vedalaşırsınız.

      İşte şu sıraladığım 4 maddeden oluşan şablon, sizin ve iletişim halinde olduğunuz arkadaşınız arasında, iletişimi yönlendiren bir protokoldür diyebiliriz. Standartlaşmış bir kalıptır ve uzun süredir konuşmadığınız bir arkadaşınızla yol üzerinde karşılaşırsanız eğer, genellikle bu şablona göre hareket ederek iletişiminizi gerçekleştirirsiniz. Yani kısacası, iletişiminiz bu sıraladığım protokoller dahilinde gerçekleşir. Bu sıraladığım protokoller kişiden kişiye, ülkeden ülkeye hatta ortamdan ortama göre de değişse de genel olarak iletişimi sağlayan protokoller günlük hayatımızda bu şekilde işler. Bu sebeple bir iletişimin gerçekleşmesi için belli bir protokol yoktur. İletişimi sağlamak için çok farklı protokoller olabilir.


      Bilgisayar ağları arasındaki protokoller de işte aynen böyledirler. İletişimin gerçekleşmesi için bir şablona sahiptirler. Çünkü bilgisayarların ağ üzerinden iletişim kurabilmeleri için günlük hayattakine benzer bir takım protokollere (şablona) sahip olmaları gerekir. Yine günlük hayattaki gibi tek bir protokol yoktur. Bilgisayar ağları için farklı, internet ağları için farklı, bluetooth ağları için farklı protokoller vardır. Cihazlar arası iletişim için bilgisayarların mutlaka bir protokol üzerinde anlaşması gerekmektedir.

      Bilgisayarlar arası iletişim için oluşturulacak protokolde 3 temel madde vardır. Bunlar :
      1 - Ne göndereceğim?
      2 - Nasıl göndereceğim?
      3 - Ne zaman göndereceğim?

      Bir protokolün anahtar elemanları tam olarak şu şekildedir :
      1 - Sentaks (Söz Dizimi)
      Ne göndereceğim kısmında gönderilecek olan verinin bir söz dizimine (sentaks) sahip olması gerekir. Gönderilecek olan verinin yapısı ve formatı belirlenmelidir. Mesela, ilk 8 bit - gönderici adresi, ikinci 8 bit – alıcı adresi, kalan bitler – gönderilecek mesaj şeklinde bir yöntem, gönderilecek verinin söz dizim için bir örnek olabilir.

      2 - Semantik (Anlambilim)
      Verinin nasıl yollanacağını belirleme işidir. Bunun için ise yollanacak olan verinin adres yorumunun yapılması gerekmektedir. Adres yorumunu yaparken ise, "Alınacak yol?" ve "Varış Noktası?" bilinmelidir.

      3 - Timing (Zamanlama)
      İletişimin sağlıklı olarak gerçekleşebilmesi için, gönderilecek bilginin "Ne zaman?" ve "Hangi hız?" ile gönderileceğinin belirlenmesi de oldukça önemlidir. Mesela göndericinin 100 Mbps ile veriyi göndermesi ve alıcının buna karşılık olarak 1 Mbps ile veriyi alması tutarsızlıklara sebep olabilir. Zamanlamadaki tutarsızlıklar sağlıklı bir iletişimin gerçekleşmesini engeller ve veri kayıpları yaşanabilir.

      Şuana kadar yaptığım tanımlamalar ve anlatımlar size son derece soyut ve garip gelebilir ama çoğunuzun da bildiği gibi iletişimi sağlayan GSM, GPRS, TCP/IP, HTTP veya ISDN protokollerinin temeli de bu anlatılanlara dayanmaktadır.

      Ayrıca konu içerisinde genel olarak bilgisayarlar üzerinden örnek verdim. Konuda daha çok bilgisayar ağlarının iletişimine değindim ama  ağ iletişimi sadece bilgisayar arası değildir elbette. Günümüzde internet ağının yayınlaşması ile gerek bilgisayarlar, gerekse de telefonlar olsun tüm teknolojik cihazlar birbirleri ile "yine belli bir protokol" dahilinde iletişim halindedirler.